Pazarlamadan marka ve marka iletişimine doğru seyir almaya başlayalı, konuyla ilgili daha fazla kitaplar ilgimi çeker oldu. Algıda seçicilik birazda… Daha önce de görüp, okuma girişiminde bulunmadığım pek çok kitap ve araştırma ile ilgilenir oldum. Benim açımdan iyi bir şey bu elbette. Kendime daha fazla zaman ayırabilmekten mutluyum.

Aslında bu satırlardan da başlanılan işlerin neden bir sonuca vardırılamadığı konusunda küçük ama net bir sonuca varmak mümkün. Bu iş konuşarak değil, ciddi projeler yapıp, arkasını takip ederek başarıya ulaşıyor. Borça’nın tabiri ile “temelsiz projelerden” bir hayır gelmiyor.

Gecikmeli de olsa okuma fırsatı bulduğum kitaplardan biri Güven Borça’nın “Bu topraklardan dünya markası çıkar mı?” isimli kitabı. Önsözünde bakın Türkiye Markası, Türkiye Markaları konusunda ne yazıyor. Ben oldukça çarpıcı ifadeler olduğunu düşünüyorum.

“Ülkenin yaşadığı gelişme sürecinin doğal aşaması olarak da marka konusu gündeme taşındı ve herkes tarafından bol bol kaşındı. Tabiki bir çok olumlu gelişme yaşandı ama; bir o kadar da boş konuşuldu. Ağızlara sakız oldu, kavramın içi boşaldı. Seçim kazanmak isteyen tüm belediye başkanı adayları beldelerini marka yapma sözü verdi ancak bir tanesi bile bu konuda gerçek bir çaba içinde olmadı, ortaya somut bir iş çıkarmadı. Olsa bilirdik. Marka konferanslarında ünlüler marka geyiği yaparken, konunun uzmanları kafalarını vurmak için etrafta sert birşeyler aradı durdu. “Marka Şehir Gaziantep” girişimi, projenin yaratıcılığı nedeniyleglobal bir ödül alsa da şu satırları okuyan kişilerin ortalamada arka arkaya üç tane Antep markası sayamayacakları gerçeği yerli yerinde duruyor. Beş yıl sonra da sayamayacaklar çünkü artan marka tescilleri dışında oralarda gerçek bir “markalaşma” girişimi yok. Olsa bilirdik.

Büyük medya grupları şehir şehir gezerek marka konferansları düzenledi ancak Anadolu sanayicisine “markayı” gazete Genel Yayın Yönetmenlerinin anlatması, esas amacın büyük markalar çıkarmak değil de reklam gelirlerini arttırmak olduğunu izlenimini yarattı. Esasında marka konusu bir çok büyük reklam ajansı tarafından müşterinin reklam harcamalarını arttırma amacıyla çok başarılı bir şekilde kullanıldı.”

Aynı önsözün devamında, “kitabın yayınlandığı dönemde göreve başlayan AK Parti hükümetinin gerçekleştirdiği işlere rağmen, “ortalığı toplama gibi temel işlerin dışında herhangi bir yeteneği ve birikimi olmadığını gösterdiğini” belirten Borça, sözlerini “özellikle bizim konularda hiç bir umut ışığı yok. Tek bir iletişim ve pazarlama başarıları olmadı. Yapılanlar sadece Türkiye’nin turistik tanıtımının biraz daha eli yüzü düzgün hale gelmesi ve de Turquality adlı temelsiz proje için harcanan vakit ve nakit.” şeklinde sürdürüyor.

***