“Bir fili buzdolabına nasıl koyarsınız?”

Hepimizin bildiği bir bilmecedir bu, değil mi?. Soru ile ilk karşılaştığınızda nasıl cevap verdiğinizi anımsıyor musunuz? Peki ya biz “yetişkin” beyinlerimizle, komplike cevaplar ararken, küçük çocukların nasıl da pat diye cevap verdiğini?

Yaratıcılık, olmayanı oluşturmak değil, bazen belki de tıpkı “bir fili buzdolabına nasıl koyacağımız”a vereceğimiz cevap kadar basit bağlantıların kurulmasında gizlidir. Yani sorun yeni fikirler bulmak değil, eskileri kafamızdan atmakta gibi… Özgürce, sınırsızca düşünebildiğimizi, duyguya ve görsel algılara dönüştürebilmekte… Başkalarının düşünüp, ifade edemediklerini ifade edebilme, duyguyu düşünceye çevirebilme, 5 duyu ile algılanabilir bir şekil verme, yeni deneyimler, yeni fikirler, yeni ürünler ortaya koyabilme , farklı bir yaklaşım geliştirme yaratıcılık olarak tanımlanabilir. Yoksa bir şeyi yoktan var etmek ya da icat etmek değildir yaratıcılık.

Pazarlama ve reklamcılık açısından değerlendirdiğimiz zaman, yaratıcılık, tüketici beklentilerinin ötesini görme ve olumlu duygularla marka ya da ürün ve hizmetler konusunda farkındalık yaratma açısından önem ve öncelik taşıyor. Marka 2006 konferansında Dr. Fred Alan WOLF “Kuantum Fiziği markanızı etkiliyor mu?” konulu konuşmasında “Siz bakana kadar orada bir şey yoktur. Baktığımız gerçeği biz yaratırız” demişti. Pazarlamada yaratıcılık, tüketici algısına hitap ediyor ve şekil veriyor.

En çok “tercih” ettiğimiz markaları, neden tercih ettiğimizi, bizde bıraktığı etkileri düşünelim. Olumlu ya da olumsuz, sahip olduğumuz tüm algılar, bize çeşitli şekilde ulaşan mesajlardan kaynaklanmıyor mu? İzlediğimiz bir reklam filmi ya da aklımızda yer eden bir fotoğraf, bir cümle, slogan, bir şekil ya da duyduğumuz herhangi bir şey… Üstelik geçmişle kıyasladığımızda, günümüzde gerçekten de pek çok mesajla karşı karşıyayız. Bunların pek çoğunu algılamıyoruz bile… İçlerinden seçip aldıklarımız, neden dikkatimizi çekiyor peki?

Duygularımıza hitap etmeyi başarabilen, olumlu duygular “yaratabilen” mesajlar ilgimizi çekiyor. Ürüne, markaya, hizmete tutku ile heyecan ve ruh katan işler yarışta öne geçiyor. Ve değişen dünyada yaratıcılık, aslında yerini innovasyona bırakıyor, bırakmalı. Bir şeyleri “icat” etme devri yerini, farklılaşmaya ve farklılaşmak için yeni yollar aramaya bırakıyor…